SAKARYA – SUBÜ Konuşmaları’nın 32’inci konuşmacısı olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, “Yerlilik ve millilik, milletimizin tarihi kodlarına dönerek kendi medeniyet kaynaklarından beslenip yeniden destanlaşacağı çağlar ötesi bir idealdir” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 32’inci konuşmacısı ‘Türkiye’nin Geleceğinde Yerlilik ve Millilik Vizyonu’ başlıklı söyleşiyle Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Fuat Boz’un yaptığı söyleşide; yerlilik ve millilik kavramlarının ihtiva ettiği anlamlar, tam bağımsızlığın önemi, ilerlemenin önündeki engeller ve özü korumanın gerekliliği gibi konular üzerinde duruldu.
Her alanda hâkim kılınmalı
Yerlilik ve milliliğin siyaset üstü bir kimlik ve milletin istiklal ve istikbali için çok öncelikli bir mecburiyet olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, “Bu yalnızca alet ve edevatla ya da savunma sanayisi ile ilgili bir şey değil. Bizi Tanrı Dağı’ndan indirip dünyanın dört bir tarafına dağıtan da yerlilik ve millilik anlayışıdır. Yerlilik ve millilik, milletimizin tarihi kodlarına dönerek kendi medeniyet kaynaklarından beslenip yeniden destanlaşacağı çağlar ötesi bir idealdir. Bu matematiksel ve siyasi ikbal hesaplarında olmayan bir kavramdır. Bir insan için yerlilik ve millilik söz konusu ise her şeyi teferruat sayar ve hiçbir siyasi hesap güdülmez. Her alanda tam bağımsız ve güçlü Türkiye olmak için yerliliğin ve milliliğin devletin ve milletin hayatındaki her alanda hâkim kılınması gerekiyor. Tarihimiz Tanzimat’tan bugüne değin yerli ve milli olanlarla kendisine ve milletine yabancılaşmış elin adamının adamı olanların mücadelesiyle geçiyor. Hem Türkiye’nin hem milletimizin kadim karşıtları olan başkentlerin sufleleri ile yön belirleyen, ağızlarını her açtıklarında onlarında medyalarına manşet verenler bunu hedefe ulaşmak için her yolu mübah gördükleri için yapıyorlar” diye konuştu.
Küreselleşme yabancılaşmak değildir
Türk milletinin Maturidiliği bırakıp hurafeye daldığında ve 6 bin 666 ayeti 5’e bağladığında kaybettiğini belirten Topçu, “Aklı inancın emrine veren bir milleti istemiyorlar. Çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet, birçok dil bilen iyi bir matematikçiydi. Zamanın şartlarında at gibi bir silahı iyi kullandığımız için dünyanın dört bir yanına dağılabilmiştik. Yitiğimize bir an evvel karışıp bilim üretmemiz lazım. Gençlerimizin matematiği ve felsefeyi sevmesi gerekiyor. Bilime ulaşırsak dünyadaki sömürge medeniyetinin zulmüne son verebiliriz. Şu anda ülkemizde bu hızla aşılıyor. Savunma sanayinde ve sağlıkta çok ciddi mesafeler kat ettik. Bunların hepsi istikrarın neticesi. Biz yerliliğimizi ve milliliğimizi sağladığımızda kim ne yaparsa yapsın ilahi kaderimizi engelleyemeyecektir. Önümüzdeki asır Türk asrı olacak ve bu asırda en gür seda da İslam’ın sedası olacaktır. Ülkemizde hangi yönetici milletin kodlarına, Ankara merkezli siyasete başvurduysa başına iş geldi. Darbelerle ülkemizin gençlerini birbirine düşürdüler, insan potansiyelimizi erittiler, bizi içimize dürdüler ve enerjimizi tükettiler. Uçağımızın burnu ne zaman havaya kalkıyorsa şer odakları bir araya geliyor ve piyonları harekete geçiriyor. Biz bütün mazlumların Medine’siyiz. Sadece kendimize değil, bizden olmayanlara da kucak açtık ve baş tacı ettik. Şu anda hızlı bir şekilde değerler erozyonuna tabi tutuluyoruz. Küreselleşeceğiz diye yabancılaşmak gerekmiyor” ifadelerini kullandı.